Köyün Tarihçesi

HASANŞEYH KÖYÜ

Köyün Tarihçesi

  KÖYÜMÜZÜN TARİHİ

 

Tarihi araştırma ve bulgular ile tespit edilmiştir ki Konya , dünyanın ilk yerleşim birimlerinden biri olarak mistik ve kutsal bir şehir , peygamberler ve evliyalar diyarıdır. Özellikle Beylikler, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde ilim ve irfan yuvası olmuş , İslam medeniyetinin imaretleriyle donanmıştır. Nitekim Konya’mızın medar-ı iftiharı ve manevi mimarı Ulu Sultan Mevlana Celaleddini Rumi Hazretleri Konya hakkında şu değerlendirmeyi yapar: “ Konya şehrine ve Medinet-ül Evliya (Veliler Şehri) lakabını veriniz. Çünkü bu şehirde her kim dünyaya gelirse veli olur. Nihayet bütün dünyadan manevi erler bu tarafa yöneldikçe burası öyle güzel olacak ki ,ölüler bile dirilmeye heves edecekler.

Anadolu’muzun bu güzel gelişmiş kentinin kültürel ve sosyal değerleri , çevresine de olumlu yansımış ,özellikle kent merkezine yakın diyarlarda birçok köy kurularak , tarihteki ve sosyal yaşamımızdaki yerini almışlardır.   Hasanşeyh köyü de bunlardan biridir.

 Hasanşeyh köyü  Konya’nın batısında Konya-Beyşehir-Konya-Seydişehir’e 40 km. Beyşehir’e ise yaklaşık 70 km’dir. Konya ve Seydişehir’e karayolu bağlantısı yoktur. Ankara-Antalya karayolu köyün arazisinden yerleşim yerine 2 km dıştan geçmektedir.

            Köy adını, yaşadığı tarihi saptanmayan ve türbesi köyün içinde bulunan Şeyh Hasan’dan almaktadır.

            Köyün çevresindeki komşu köyler, doğuda İnlice Kasabası , batıda Yaylasun Köyü, kuzeyde Yatağan Köyü, güneyde Bükçe, Kozlu ve Saraycık Köyleri, Kuzeybatıda Doğanbey (Davgana) köyüdür. Eren tepesinin güney yüzü Bükçe köyüne bakar. Önünde Hasanşeyh köyü vardır.

            1958-1959 yıllarında 1900 kişilik nüfusa sahip olan köyde, çeşitli nedenlerle göçler yaşanmış olup, şu anda nüfus 600 kişi civarındadır. Ancak yaz mevsiminde bu nüfus 1000’e kadar çıkmaktadır.

Göçlerin nedeni geçim sıkıntısı ve işsizlik olup, en büyük göç, ilişkileri çok eski yıllara dayanan İzmir ili’ne olmuştur. İkinci büyük göç Seydişehir İlçesine Alüminyum fabrikasının açılmasından sonra olmuştur.

            Köy halkı geçimini tarım ve hayvancılıkla sağlamaktadır. Köyün arazisi geniş olmasına karşılık verimi azdır. Buğday, arpa, yulaf gibi tahıllar ekilip, büyük ve küçükbaş hayvanlar yetiştirilmektedir . Halk kendi ihtiyacını karşılayacak kadar sebze ve meyve üretmektedir.

            Köyün ™’u okur yazar olup, yüksek öğrenim yapan kişi oldukça fazladır. Köyümüzden yetişmiş doktor, avukat, subay, astsubay, öğretmen, profesör, imamlarımız vardır. Köyümüzde yetişmiş bir profesör Fransa’da görev yapmaktadır. İzmir’e gelen ilk kuşak hamallıkla iştigal etmiş, sonraki kuşaklar çoğunlukla okumuş ve iş sahibi olmuşlardır. İş adamlarımızdan imalatçı, ithalatçı ve ihracatçılar mevcuttur.

            Son yıllarda köy sakinleri tarafından  modern, kent kültürüne yatkın evler inşa edilmiş olup, evlerde elektrik ve su mevcuttur. Köy halkının büyük bir çoğunluğu uydu yayınlarını  izlemekte, kentsel ihtiyaçlarını Konya’dan veya Cami önüne gelen satıcılardan temin etmektedir. Ancak halen köyün alt yapı sorunu çözülmemiş olup, özellikle kışın yollar buz ve çamurdan dolayı köy halkına ulaşımda zorluk yaratmaktadır.

             

 Bilindiği kadarıyla köyün kuruluşu çok eskidir. Rumi 1120-1150 yıllarında kurulduğu sanılmaktadır. Köyü kuranların Orta Asya’dan gelen Yörük göçebelerinin anılan tarihlerde gelerek yedi çadırda köyün ilk temelini attıkları söylenegelmektedir.  Köyün temelini oluşturan bu çadırlar:

 

1-Karaosmanoğlları,

2-Hacıhasanoğulları,

3-Bozahmetoğulları,

4-Mehmetçavuşoğulları,

5-Hacınurullahoğulları,

6-Hocahasanoğulları,

7-Şeyhhasanlar’dır.

 

Günümüzde yaşamakta olan Çevikler, Kapanlar, Aslanlar, Şanlılar,  Avcılar, Taşkınlar, Şabanoğulları, Kaymaklar-Uçarlar, Tutarlar ailelerinin Karaosmanoğulları, Yılmazlar ailelerinin Bozahmetoğulları, Şahinler ailelerinin Hacıhasanoğulları, Çiçekler, Küçükler ailelerinin Mehmetçavuşoğulları, Doğanlar, Tutaklar, Türközler ailelerinin Hacınurullahoğulları soyundan geldikleri söylenilmektedir.

            Köye adını veren Şeyh Hasan’ın ermişlerden olduğu, bir kardeşinin de köyün sınırları içinde bulunan Elenkirit (Osmanlı vakıf kayıtlarında Melengürit olarak geçmektedir) Dağında bulunduğu rivayet edilmektedir.

            Elenkirit’te yatmakta olan zatın ermişlerden olduğu,  bu yüzden dağın taşının toprağının her gece temizlendiği, dağın taşlarından kuş pisliği dahi bulunmadığı çok eski yıllarda buraya ziyarete gelen bir kız çocuğunun dağa bakıp “Elenkiritte bu muymuş?” dediği, bunun üzerine dağın zirvesindeki taşların kızın ardına doğru kayıp kızın orada ölümüne neden olduğu, kızın büyük bir taş üzerinde izi ve bedeninin taş olarak kaldığı  çevre halkı tarafından rivayet edilmektedir.

            Köyün sınırları içerisinde bulunan Asar Dağı’nda ve çevresinde Asurlar, Etiler ve Diyar-ı Rum zamanında yerleşim olduğunu gösteren kalıntılara rastlanmaktadır. Bu kalıntılar arasında bulunan küçük bir kalede kralın yaşadığı söylenilmektedir. Çevredeki arazide zaman zaman çiftçilik esnasında toprak işlenirken rastlanılan çanak, çömlek kırıkları bu konuda o zaman halkının ileri olduğunu göstermektedir.

            Hasanşeyh Köyü kurulduğu sıralarda köyün sınırları içerisinde bulunan Karakışla mevkiinde Karakışla adına bir köyün mevcut olduğu , bu köyde yapılan bir düğün sonunda köyde bulunan jandarmaların geline göz koymaları sonunda köylülerin jandarmaları gece öldürdükleri, bundan sonrada padişahtan korkarak o gece köylerini terk ettiklerini ve şu anda Antalya dolaylarında aynı adla köy kurarak yaşamakta oldukları söylenmektedir.

            Hasanşeyh köyü gezilip, görülecek yaşanacak, temiz havası ve suyu ile özellikle yaz mevsiminde (yazı) denen mevkii ile Elenkirit yaylası piknik yapmak için ideal yerlerdir.

            Elenkirit tepesinde çevreyi ve Beyşehir Gölünü seyretmek doyumsuz bir zevktir. Bu güzellikleri yanında köyün geniş arazisinin `’ı (Kasnak  , Aşılık , Ortakoru , Seki , Köçebe , Dişkaya , Yıkıkkaya, Tekne , Görmenli , Eskiyanık , Kızılcığınara , Çatalağıl , Yanıkburun , Göbekburun , Modus , Kendirli , Ortaseki , Göl ve çevresi ) Tamamıyla meşe ormanıyla kaplıdır. Elenkirit Çomaklı , Şatının-gedik, tam bir koyun yaylası olup, Köçek yaylası hem koyun hem keçi için, Çatalağıl Yaylası keçi için, Karadağ yaylası hem keçi , hem koyun için önemli yaylalardır.

            Bu bilgiler öğretmen İsmail TÜRKARSLAN tarafından merhum Ahmet GÜMÜŞ’ün ilgili notları ile Eğitmen Osman ÇEVİK’in notlarından tarih bilgileri alınarak derlenmiş olup, Sende Gel dergisinden alıntı yapılmıştır.

 

 

 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol